Afganistan’da uzun yıllar çoğu zaman, hüzünlü yüzlerle karşılaşan ben, bir günde bu kadar çok insanın gülen yüzünü görmek benim için çok hoş. Bugün, siz kardeşlerimin sevincine ve gülümsemelerine tanık olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Bence Türkiye'de geçirdiğimiz her gün uluslararası öğrenciler için bilim ve kültür açısından büyük ve güzel bir fırsattır.
Dünyanın kültür merkezi olan Türkiye, kültürel olarak öğrenciler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Bir yandan farklı yabancı kültürlerle tanışmaya zemin sağlarken diğer yandan bu kültürlerin bütünleşmesine neden olur.
Türkiye'nin kendisi gururlu bir tarihe ve zengin bir kültüre sahiptir.
Türkiye kültürlerine aşinalık özel bir değer ve öneme sahiptir.
Bugün her birimiz bu ülkede ülkelerimizin kültürlerinin birer simgesiyiz. Kültürel programlara katılarak ülkemizin kültürünü temsil ediyoruz.
O halde ister kültürel olarak, ister bilimsel olarak, isterse başka bir şekilde ülkemize iyi bir örnek olmaya çalışalım.
2019 yılında, Türkçe kursunun başlamasıyla birlikte yabancı uyruklu öğrenciler için birçok kültür ve eğlence programı düzenlendiler. Yabancı öğrencilerinin yüzlerinde en çok gülücükler yaratan Muhammed isimli Türk kardeşlerimizden biri, maalesef trafik kazasında şehit oldu. Güler yüzlü ve nazik bir insandı.
Kardeşimiz Muhammed, Kocaeli şehirinde yabancı öğrencilere yönelik bilimsel, kültürel ve eğlence programlarının düzenlenmesinde aktif ve temel bir rol oynadı. Bizleri mutlu etme çabasını hiçbir zaman unutmayacağız, bugün yokluğunda bile başta anne ve babası olmak üzere tüm değerli ailesine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
13 Eylül 2019 benim için özel ve heyecanlı bir gündü. Bunun hangi gün olduğunu biliyor musunuz? 13 Eylül sabahımı Afganistan’da, geceyi Türkiye’de geçirmemi sağlayan gündür. 13 Eylül’de farklı bir dünyaya adım attım, benim için yalnızca bilimsel olarak değil, yaşam deneyimleri açısından da önemli olan bir dünyaya geldim. 13 Eylül hayatımda yeni bir sayfa açma, tanımadığım şehirlere ve insanlara bir yolculuğa başlama günüydü. 13 Eylül benim için sadece bir gün değil, daha farklı, daha güzel hedeflere ve hayallere doğru büyük bir adımdır.
Türkiye'ye ilk geldiğimizde güler yüzlü bir hanımefendi bizi karşıladı ve birkaç kardeş de bize yardım etti. Kocaeli'deki ilk gecem sanki yıllardır burada yaşamışım gibiydi. O gece Kocaeli' şehirinde tanıştığım herkes bize çok kibar ve nazik davrandılar, bize eşlik edenlerden yurtta tanıştığım Beyza ve Kübra iki oda arkadaşıma kadar herkes çok nazikti.
Neredeyse iki buçuk yıldır Kocaeli'de yaşıyorum ve şehrin iklimine ve insanlarına alıştım. Gerçek aileler olmasak da aramızda empati denen derin bir gönül ilişkisi var.
Kocaeli halkı kültürü, misafirperverliği ve nezaketi olan insanlardır. Bu şehrin çarşısında mısır satan yaşlı bir adam var, belki bu adam çoğu yabancı öğrenci için tanıdık geliyor. Çünkü arkadaşlarımla birlikte ondan her mısır aldığımızda bize nazik ve saygılı davranmakla kalmadı, bu şehirde öğrenci ve misafir olduğumuz için her seferinde indirim yaptı, bu bazılarına küçük bir konu gibi gelebilir ama bizim için manevi olarak çok değerlidir.
Bizi ruhsal ve duygusal olarak içinde yaşadığımız şehre bağımlı kılan, şehrin insanlarının bu güzel davranışlarıdır.
Memleketime döndüğüm gün, anneme bu ülke ve bu insanları yakından anlatmak istiyorum, anneme sadece öğretmen olarak değil, bir öğretmenin ötesinde bir aile olarak nezaketi olan öğretmenlerden şehrin güzelliklerinden ve bu ülkede geçirdiğim her andan bahsetmek istiyorum.
Annem, ailemden uzakta olduğumla ilgili endişesini her dile getirdiğinde ona” lütfen merak etme canım anneciğim ben yabancı bir yerde değilim” diye söylüyorum.
Türkiye’ye gelmeden bir gün önce, bundan sonraki hayatımda nasıl insanlarla karşılaşacağım konusunda endişeliydim ama şimdi burada yaşamakla endişem gitti ve kendimi güvende hissetiyorum.
Burada bana çok hoş, güzel ve sevimli gelen şeylerden biri de bu ülkenin gece manzarasıdır. Geceleri Türkiye'nin manzarası o kadar güzel ki bütün gece şehrin bu güzelliklerini izlemek istiyorum. Bir de bu ülkede gün batımının ayrı bir güzelliği var, benim için çok keyiflidir, günbatımında ufku izlemek beni farklı hissettirir.
Türkiye'de duyduğum en güzel slogan biz bir aileyiz sloganıdır. "Biz bir aileyiz" sloganı insan birlik ve beraberliğinin simgesidir.
Bu yıllarda Türkiye'de yaşamaktan öğrendiğim derslerden biri de bütünden insanları bir araya getirmenin, hatta bir aile kurmanın ve tek çatı altında olmanın mümkün olduğudur. Dünyanın dört tarafından gelen öğrencileri tek bir araya getirerek, gönülleri yakınlaştırarak, büyük bir aile kurmak en insancıl eylemlerden biridir. Bu aileden öğrenebilecek en güzel dersler nazik olmak, iyilik yapmak ve yardımlaşmaktır. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin etkisini ve önemini bilmek ve empati gücünün farkına varmaktır. Uzun yıllardır ülkemdeki insanlar arasında böyle bir empati ve dayanışmanın özlemini çekiyorum.
Bu süre içinde burada yaşamak vatanımı ve halkımı düşünmeden geçen bir günüm bile olmadı. Bütün bu rahatlık ve imkanlara rağmen ben burda olsam da, ruhum ve aklım vatanımda yaşıyor. Bugün göçmen olarak değil öğrenci olarak burada olsam da öğrendim ki her nerede yaşarsak yaşayalım, yurdumuzda huzur yoksa yaşamımızda, gönülümüzde, aklımızda da böyledir.
Kendi ülkemde görmek istediklerimi burada, bu şehirde ve bu ülkede gördüm.Vatanımdaki kadınların ve kızların hayatlarında görmek istediğim özgürlüğü bu ülkedeki kadınların ve kızların hayatlarında gördüm. Vatanımın kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde görmek istediğim neşeyi ve gülümsemeyi bu toprakların kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde gördüm. Memleketimde görmek istediğim güvenliği, refahı, rahatlığı, ilerlemeyi bu şehirde ve bu topraklarda gördüm.
Bu insanların bunlara sahip oldukları için çok mutluyum ve kıymetini bilmelerini diliyorum, çünkü tüm bu imkanlarla kendi vatanımızda yaşamak başka zevkleri ve güzellikleri vardır.
Bir gün ülkemin kızlarını burada gördüğüm her kadın ve kız kadar özgür ve mutlu görmek istiyorum. Bir gün ülkemin tüm kızlarının, bu şehrin ve bu ülkenin kızları gibi özgürce ve hiçbir engel olmadan bilimi takip etmelerini diliyorum. Ülkemin kızlarının bu şehrin kızları gibi okula, üniversiteye, işe gitme ve bu kızlar gibi kıyafet seçme hakkına sahip olmalarını diliyorum. Vatanımın çocuklarının da bu ülkenin çocukları gibi sakin ve güzel bir atmosfere, daha iyi koşullara ve olanaklara sahip olmasını diliyorum. Ülkemin kızlarının sadece nefes almalarını değil, gerçekten yaşamalarını, kendilerini yetenekli, bilgili, bilinçli insanlar olarak bulmalarını ve hak ettikleri yaşama kavuşmalarını diliyorum.
Keşke bir gün benim gibi öğrenciler de Afganistan'a gelip orada eğitim alsalar, Afgan halkı, kültürü ve anıları hakkında konuşup yazsalar. Keşke Afganistan'da YTB gibi bir kurumumuz olsa, çünkü Afganistan ayrıca diğer ülkelerde en çok göçmene sahip ve birçok Afgan Afganistan dışında yaşıyor ve desteğe ihtiyaç duyuyor.
Bir gün Afganistan'ın Türkiye gibi olmasını ve güçlü bir İslam ülkesi olarak Afgan hükümetinin Türkiye'yi örnek almasını istiyorum.
Son olarak siz değerli kardeşlerime küçük bir tavsiyem var.
Herkesin bir bereketi, nimeti, zenginliği, gücü, himmeti, düşüncesi, fikri, kalemi, adımı vardır. Kimde varsa o sorumludur, kimde daha fazla varsa, daha fazla sorumludur.Yani bugün bizim de fırsatımız, nimetimiz, yeteneğimiz, kalemimiz, yaşamamız var.Bu yüzden sahip olduğumuz her şeyden sorumluyuz.
Burada olan her öğrenciye çalışmalarında başarılar diliyor ve bir küçük kız kardeş olarak bu ülkede sorumluluk ve dürüstlük duygusuyla yaşamanızı ve fırsatları etkin bir şekilde kullanmanızı rica ediyorum. Çünkü bugün sahip olduğumuz fırsatlar dünyanın farklı yerlerinde pek çok kişi için geçerli olmayabilir.
Bu yılda ünversitelerinden mezun olan öğrencilere de hayatlarında başarılar diliyorum. Yarın hepimiz bu ülkede yıllarca yaşamaktan ve üniversitelerimizden kazandıklarımızın sorumluluğu ve dürüstlüğü ile bu ülkeden ayrılacağız. Üniversitelerde ve bu ülkede geçirdiğimiz uzun yılların sonucunda elde ettiğimiz kazanımları verimli, etkin ve doğru bir şekilde kullanmayı temenni ediyorum.
Yazar: Shahla Samim