Çocukken daha az kısıtlanıyorduk ve daha fazla özgürlüğümüz vardı; ama yine de çocuklukta bile kız olduğumuzdan dolayı bir dizi kısıtlamamız vardı. Yaşlandıkça, kısıtlanmalarımız arttı ve tersine özgürlüklerimiz azaldı.
Erkek kardeşlerimizle eşit insan olarak doğduk; Ancak, sırf cinsiyet meselesi ve toplumun yanlış yasaları yüzünden, çocukluğumuzda bile özgürlüğümüzden mahrum bırakıldık.Afganistan'da çoğu aile çocuklarına aynı şekilde davranmıyor, bizim ailemizde de öyleydi. Annem bana farklı davranıyordu, bana daha savunmasızmışım gibi davranıyordu ve beni korumak için kısıtlamalar vardı.
Ailelerin kızları ve oğulları arasında çizdiği duvarlar, iyi insan olma, dostluk, nezaket gibi değerlerin öğrenildiği bir yola dönüştürülmelidir.
Yeteneklerin cinsiyetle ilgisi yoktur ve Afgan toplumunun yanlış yasaları nedeniyle, aileler kızlarını bu yanlış yasalara ve geleneklere kurban etmemelidir.
Güvenlik açığı sadece kadınları ve kızları değil, aynı zamanda erkekleri de ilgilendiriyor. Bu yüzden kızları özgürlüklerini kısıtlamak yerine onlara kendilerini korumanın yollarını göstermeye çalışmamız gerekir. Kızlarımıza kurban olmak yerine kahraman olmayı, zayıf olmak yerine güçlü olmayı ve kendine inanmayı öğretmeliyiz.
Dün özgür bir kuş gibi bana Jaghori'den Kabil'e ve Kabil'den diğer ülkelere uçma fırsatını veren, mücadelelerimizdi; Çünkü birçok Afgan kızının başka ülkelere tek başına gitme fırsatı bulması hâlâ imkansız.Pek çok aile, kadınların yeteneklerine ve gücüne olan güvensizliklerinin yanı sıra, topluma olan güvensizlikleri nedeniyle bir Ders Çalışma gezisi olsa bile kızlarının başka ülkelere gitmesine hala izin vermemektedir. Çünkü bu ailelerden bazıları, kızlarının istek ve arzularından çok insanların düşünce ve sözlerine önem verirler.
Kaderimizi nasıl değiştireceğimiz bize bağlı. Amacım bilim ve eğitimin artmasıdır.
Afgan kadınları olarak mücadelemiz tek bir alanla sınırlı olmayıp özel ve sosyal hayatımızın tüm alanlarını kapsamaktadır. Mücadelelerimiz hiç bitmedi ve bugün bile yeniden başlamamız gerekiyor. Şu anda, yıllardır süren mücadelelerimizin sıfır noktasına ulaştığı bir durumdayız. Bu sıfır noktası tam olarak nedir?
Birçok Afgan kadın için sıfır noktasına ulaşmak son noktadır. Birçok Afgan kadın için ise yeniden başlamak ve potansiyellerini kanıtlamak için güç kazanmak demektir. Bu sıfır noktası benim için çok can sıkıcı, ama daha da sinir bozucu olan şu ki, bu sıfır noktası Afganistan'da yaşama, okuma, çalışma hakkından mahrum kalmak anlamına geliyor.
Ancak bu sıfır noktası aynı zamanda bir başlangıçtır. Sıfırdan başlamak, Afgan kadınlarının önüne çıkan engellere karşı yeni bir tavır almak demektir. Sıfırdan başlamak yeni bir savaş, karanlığa ve cehalete karşı yeni bir mücadele demektir.
Bu haklardan mahrum olan bir tek ben değilim, hatta böyle bir durumda Afganistan'da değil, Türkiye'de olduğum için birçok Afgan kızdan daha şanslı olabilirim; Çünkü Afganistan'da erkek, kadın ve çocuk dahil binlerce insan zor koşullarda yaşıyor ve birçok kız çocuğu okullarının kapıları kapalı olduğu için hüsrana uğramakta ve endişe duymaktadır.
Afganistan'da olmamama rağmen, endişelerim ve acılarım Afganistan'daki kadın ve kızlarınkinden daha az değil. Afganistan'daki mevcut durum kadın erkek tüm biz Afganları etkiliyor. Hepimiz, yıllarca süren sıkı çalışmamızın yok edilmesinden, bizim ve gelecek nesillerimizin geleceğine, kaderine yönelik tehditten endişe duyuyoruz.Vatanda yaşamak, okumak ve çalışmak her insanın vazgeçilmez hakkıdır. Biz kadınlar, hepimizin yaratıcısı Allah'tır. Bugün nefes almaya bile hakkı olmayan bir yaratık muamelesi görüyoruz, en kötüsü bütün bunları İslam ve şeriat adına yapıyorlar.
Diyelim ki diğer yüzlerce Afgan kadın aktivist gibi ben de başka ülkede yaşama fırsatı buldum; hem hayatımı hem de geleceğimi kurtardım. Peki Afganistan'da kalan ve Afganistan'dan ayrılma şansı olmayan binlerce kadın, kız çocuğu ve çocuğa ne olacak? Hepimiz hayatımızı kurtarmayı düşünürsek, o zaman Afganistan'ı kurtarmayı ve Afganistan'daki durumu değiştirmeyi kim düşünecek?
Gul Ghundi ve Mezar-ı Şerif'teki Deshti-Shadian tepesinin yamaçlarında, yeşillikler ve laleler arasında bir kez daha gözlerimi kapatarak, özgür ve uçan bir kuş gibi kollarımı açmak, vatanın kokusunu hissetmek ve şehrin esintisinin yüzüme dokunmasını istiyorum.
Yazar: Shahla Samim