Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the shine within us.

Her birimizin içinde değerli bir mücevheri aramamız gereken güneş vardır. Hem gerçek benliğimizi hem de içimizdeki güneşi bulmalıyız.
Hayatımıza ışık ve parlaklık şeklinde gelen karanlıklara karşı uyanık olmalı ve aldanmamalıyız. 
Bazen kendimizi aydınlık ve karanlık arasında karıştırdığımız ve bunun sonucunda aydınlık ile karanlık arasında ayrım yapamadığımız durumlarda buluruz. Bu durumda, bilgi ve aydınlanma yolunu bile kaybedebiliriz.
Ama unutmayalım ki hayatımızın ışığı, parlaklığı ve gerçek nuru kendimizdir.
Biz kendimiz hayatımızda parlak bir ışıksak, o zaman kendimizden daha güvenilir bir ışık olmadığını unutmayalım.
Bizi ışığa veya karanlığa çeviren düşüncelerimiz, eylemlerimiz, kararlarımız ve seçimlerimizdir. Bazen hayatımızdaki bir kişi ya da kişiler kahraman olarak karşımıza çıkabilir.
Bazı insanların hayatımızdaki iyilik ve erdemlere dayanarak kahraman olabileceği doğrudur, ama unutmayalım ki herkes kahraman olamaz. Kahraman rolünü oynayanlar, gerçek kahraman olanlardan farklıdır. Hayatımızın kahramanı aile üyeleri veya çevremizdeki bir arkadaş veya kişi olabilir. Bu kahraman her kimse, gerçek bir kahramansa sizi de kahraman yapar , yani unutmayalım ki gerçek bir kahraman sizin için kahraman rolünü oynamaz, sizi kahraman yapar.
Gerçek bir kahraman hayatınızı karanlığa çevirmez, sizi hayatınız boyunca parlak ve parıldayan bir ışık yapar.
Gerçek bir kahraman sizi muhtaç yapmaz, ama kimseye ihtiyaç duymamanız için sizi güçlü bir insan yapar. Bazı gerçek kahraman size maneviyat, değerler ve ahlaka dayalı doğru yolu gösterir ve size dürüstlük, saflık, cesaret ve iyilik dersleri verir. Gerçek bir kahraman, sizi karanlıktan kurtarmak için onun gibi bir kahramanın ellerine ihtiyacınız olsun diye sizi karanlıkta boğmaz , bir dizi arzuya dayalı kişisel kazanç için size yaklaşmaz, zihninizin ve duygularınızın karanlık hapishanesinde kaybolmanız ve aklınızı ve mantığınızı unutmanız için sizi zihinsel ve duygusal olarak muhtaç ve bağımlı kılmak için asla beyin yıkamaz.

Aslında kahraman olmak, bir kahramana sahip olmaktan daha iyidir.
Öyleyse her birimiz hiç olmazsa kişisel yaşamlarımızda bir kahraman olmaya çalışalım.
Her birimiz kendi hayatımızın güneşi olabilir, iyiliği, adaleti ve eşitliği hayatımızın temel ilkeleri haline getirebiliriz.
Esaretten kurtulma, insanın büyüklüğünü kabul ederek, varoluşun enginliğini ve diğer bilişleri tanıyarak elde edilir.
Düne kadar oyuncak bebeklerimin esiri olan ben, bugün onlardan nefret ediyorum, çünkü zirveye ulaştım, büyüklüğümü buldum ve büyüklüğümü tanıdım.
Tanımak, ölçmek ve değerlendirmek için 
akıl gibi kuvvetler var, ama daha kesinlik için başka ölçülere başvurabilir, diğer insanların düşünce ve fikirlerinden faydalanabilir, değerlendirebilir, ölçebilir ve sonra seçebiliriz.
Danışmada algılara ve sözlere kapılmamalı, ölçütler edinmeli, başkalarının bilgi ve birikimlerinden yararlanmalı, onları tartmalı ve sonra seçim yapmalıyız.
Tavsiye almak, gözlerimizi kör etmek değil, başkalarının ışıklarını kendimize uygulayabilmektir.
Sosyal hayatın ilkelerinden hareketle bazen birbirimize ihtiyaç duyabiliriz.
Hayatımızda olumlu yere sahip olan, hayatımızı renklendiren ve bizi gülümseten insanlar, şüphesiz böyle insanları takdir etmeliyiz.
Bu insanlar hayatımızda parlak bir güneş rolünü de oynayabilirler.
Aile üyelerinden gerçek dostlarımıza, bilimin ışığı olan öğretmenlerden hayatımızda olumlu rol oynayan insanlara kadar hepsi parlak güneşlerdir, hayatımızdaki varlığı bizler için umut ve neşe kaynağıdır.
Let us not forget that the real shine and light of life is ourselves.
If we ourselves are a beacon of light in our lives, then let us not forget that there is no light more reliable than ourselves.
Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the sun within us.

“Ümitsizlik köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme, güneşler var.” – Mevlana “
𝐘𝐚𝐳𝐚𝐫: 𝐒𝐡𝐚𝐡𝐥𝐚 𝐒𝐚𝐦𝐢𝐦◉‿◉

Herkesin bir bereketi, nimeti, zenginliği, gücü, himmeti, düşüncesi, fikri, kalemi, adımı vardır. Kimde varsa o sorumludur, kimde daha fazla varsa, daha fazla sorumludur.Yani bugün bizim de fırsatımız, nimetimiz, yeteneğimiz, kalemimiz, yaşamamız var.Bu yüzden sahip olduğumuz her şeyden sorumluyuz.

Bir gülümsemeden daha güzel bir hediye var mıdır??
Afganistan’da uzun yıllar çoğu zaman, hüzünlü yüzlerle karşılaşan ben, bir günde bu kadar çok insanın gülen yüzünü görmek benim için çok hoş. Bugün, siz kardeşlerimin sevincine ve gülümsemelerine tanık olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. 
Bence Türkiye'de geçirdiğimiz her gün uluslararası öğrenciler için bilim ve kültür açısından büyük ve güzel bir fırsattır. Dünyanın kültür merkezi olan Türkiye, kültürel olarak öğrenciler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bir yandan farklı yabancı kültürlerle tanışmaya zemin sağlarken diğer yandan bu kültürlerin bütünleşmesine neden olur. Türkiye'nin kendisi gururlu bir tarihe ve zengin bir kültüre sahiptir. Türkiye kültürlerine aşinalık özel bir değer ve öneme sahiptir. Bugün her birimiz bu ülkede ülkelerimizin kültürlerinin birer simgesiyiz. Kültürel programlara katılarak ülkemizin kültürünü temsil ediyoruz. O halde ister kültürel olarak, ister bilimsel olarak, isterse başka bir şekilde ülkemize iyi bir örnek olmaya çalışalım. 
2019 yılında, Türkçe kursunun başlamasıyla birlikte yabancı uyruklu öğrenciler için birçok kültür ve eğlence programı düzenlendiler. Yabancı öğrencilerinin yüzlerinde en çok gülücükler yaratan Muhammed isimli Türk kardeşlerimizden biri, maalesef trafik kazasında şehit oldu. Güler yüzlü ve nazik bir insandı. 
Kardeşimiz Muhammed, Kocaeli şehirinde yabancı öğrencilere yönelik bilimsel, kültürel ve eğlence programlarının düzenlenmesinde aktif ve temel bir rol oynadı. Bizleri mutlu etme çabasını hiçbir zaman unutmayacağız, bugün yokluğunda bile başta anne ve babası olmak üzere tüm değerli ailesine teşekkürlerimizi sunuyoruz. 
13 Eylül 2019 benim için özel ve heyecanlı bir gündü. Bunun hangi gün olduğunu biliyor musunuz? 13 Eylül sabahımı Afganistan’da, geceyi Türkiye’de geçirmemi sağlayan gündür. 13 Eylül’de farklı bir dünyaya adım attım, benim için yalnızca bilimsel olarak değil, yaşam deneyimleri açısından da önemli olan bir dünyaya geldim. 13 Eylül hayatımda yeni bir sayfa açma, tanımadığım şehirlere ve insanlara bir yolculuğa başlama günüydü. 13 Eylül benim için sadece bir gün değil, daha farklı, daha güzel hedeflere ve hayallere doğru büyük bir adımdır. Türkiye'ye ilk geldiğimizde güler yüzlü bir hanımefendi bizi karşıladı ve birkaç kardeş de bize yardım etti. Kocaeli'deki ilk gecem sanki yıllardır burada yaşamışım gibiydi. O gece Kocaeli' şehirinde tanıştığım herkes bize çok kibar ve nazik davrandılar, bize eşlik edenlerden yurtta tanıştığım Beyza ve Kübra iki oda arkadaşıma kadar herkes çok nazikti. 
Neredeyse iki buçuk yıldır Kocaeli'de yaşıyorum ve şehrin iklimine ve insanlarına alıştım. Gerçek aileler olmasak da aramızda empati denen derin bir gönül ilişkisi var. Kocaeli halkı kültürü, misafirperverliği ve nezaketi olan insanlardır. Bu şehrin çarşısında mısır satan yaşlı bir adam var, belki bu adam çoğu yabancı öğrenci için tanıdık geliyor. Çünkü arkadaşlarımla birlikte ondan her mısır aldığımızda bize nazik ve saygılı davranmakla kalmadı, bu şehirde öğrenci ve misafir olduğumuz için her seferinde indirim yaptı, bu bazılarına küçük bir konu gibi gelebilir ama bizim için manevi olarak çok değerlidir. Bizi ruhsal ve duygusal olarak içinde yaşadığımız şehre bağımlı kılan, şehrin insanlarının bu güzel davranışlarıdır. 
Memleketime döndüğüm gün, anneme bu ülke ve bu insanları yakından anlatmak istiyorum, anneme sadece öğretmen olarak değil, bir öğretmenin ötesinde bir aile olarak nezaketi olan öğretmenlerden şehrin güzelliklerinden ve bu ülkede geçirdiğim her andan bahsetmek istiyorum. Annem, ailemden uzakta olduğumla ilgili endişesini her dile getirdiğinde ona” lütfen merak etme canım anneciğim ben yabancı bir yerde değilim” diye söylüyorum. Türkiye’ye gelmeden bir gün önce, bundan sonraki hayatımda nasıl insanlarla karşılaşacağım konusunda endişeliydim ama şimdi burada yaşamakla endişem gitti ve kendimi güvende hissetiyorum. Burada bana çok hoş, güzel ve sevimli gelen şeylerden biri de bu ülkenin gece manzarasıdır. Geceleri Türkiye'nin manzarası o kadar güzel ki bütün gece şehrin bu güzelliklerini izlemek istiyorum. Bir de bu ülkede gün batımının ayrı bir güzelliği var, benim için çok keyiflidir, günbatımında ufku izlemek beni farklı hissettirir. 
Türkiye'de duyduğum en güzel slogan biz bir aileyiz sloganıdır. "Biz bir aileyiz" sloganı insan birlik ve beraberliğinin simgesidir. 
"TÖMER'daki sınıf arkadaşlarım"
Bu yıllarda Türkiye'de yaşamaktan öğrendiğim derslerden biri de bütünden insanları bir araya getirmenin, hatta bir aile kurmanın ve tek çatı altında olmanın mümkün olduğudur. Dünyanın dört tarafından gelen öğrencileri tek bir araya getirerek, gönülleri yakınlaştırarak, büyük bir aile kurmak en insancıl eylemlerden biridir. Bu aileden öğrenebilecek en güzel dersler nazik olmak, iyilik yapmak ve yardımlaşmaktır. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin etkisini ve önemini bilmek ve empati gücünün farkına varmaktır. Uzun yıllardır ülkemdeki insanlar arasında böyle bir empati ve dayanışmanın özlemini çekiyorum.  
Bu süre içinde burada yaşamak vatanımı ve halkımı düşünmeden geçen bir günüm bile olmadı. Bütün bu rahatlık ve imkanlara rağmen ben burda olsam da, ruhum ve aklım vatanımda yaşıyor. Bugün göçmen olarak değil öğrenci olarak burada olsam da öğrendim ki her nerede yaşarsak yaşayalım, yurdumuzda huzur yoksa yaşamımızda, gönülümüzde, aklımızda da böyledir. Kendi ülkemde görmek istediklerimi burada, bu şehirde ve bu ülkede gördüm.Vatanımdaki kadınların ve kızların hayatlarında görmek istediğim özgürlüğü bu ülkedeki kadınların ve kızların hayatlarında gördüm. Vatanımın kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde görmek istediğim neşeyi ve gülümsemeyi bu toprakların kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde gördüm. Memleketimde görmek istediğim güvenliği, refahı, rahatlığı, ilerlemeyi bu şehirde ve bu topraklarda gördüm. Bu insanların bunlara sahip oldukları için çok mutluyum ve kıymetini bilmelerini diliyorum, çünkü tüm bu imkanlarla kendi vatanımızda yaşamak başka zevkleri ve güzellikleri vardır. 
Bir gün ülkemin kızlarını burada gördüğüm her kadın ve kız kadar özgür ve mutlu görmek istiyorum. Bir gün ülkemin tüm kızlarının, bu şehrin ve bu ülkenin kızları gibi özgürce ve hiçbir engel olmadan bilimi takip etmelerini diliyorum. Ülkemin kızlarının bu şehrin kızları gibi okula, üniversiteye, işe gitme ve bu kızlar gibi kıyafet seçme hakkına sahip olmalarını diliyorum. Vatanımın çocuklarının da bu ülkenin çocukları gibi sakin ve güzel bir atmosfere, daha iyi koşullara ve olanaklara sahip olmasını diliyorum. Ülkemin kızlarının sadece nefes almalarını değil, gerçekten yaşamalarını, kendilerini yetenekli, bilgili, bilinçli insanlar olarak bulmalarını ve hak ettikleri yaşama kavuşmalarını diliyorum. 
Keşke bir gün benim gibi öğrenciler de Afganistan'a gelip orada eğitim alsalar, Afgan halkı, kültürü ve anıları hakkında konuşup yazsalar. Keşke Afganistan'da YTB gibi bir kurumumuz olsa, çünkü Afganistan ayrıca diğer ülkelerde en çok göçmene sahip ve birçok Afgan Afganistan dışında yaşıyor ve desteğe ihtiyaç duyuyor. 
Bir gün Afganistan'ın Türkiye gibi olmasını ve güçlü bir İslam ülkesi olarak Afgan hükümetinin Türkiye'yi örnek almasını istiyorum. 
Son olarak siz değerli kardeşlerime küçük bir tavsiyem var. 
Herkesin bir bereketi, nimeti, zenginliği, gücü, himmeti, düşüncesi, fikri, kalemi, adımı vardır. Kimde varsa o sorumludur, kimde daha fazla varsa, daha fazla sorumludur.Yani bugün bizim de fırsatımız, nimetimiz, yeteneğimiz, kalemimiz, yaşamamız var.Bu yüzden sahip olduğumuz her şeyden sorumluyuz.

Burada olan her öğrenciye çalışmalarında başarılar diliyor ve bir küçük kız kardeş olarak bu ülkede sorumluluk ve dürüstlük duygusuyla yaşamanızı ve fırsatları etkin bir şekilde kullanmanızı rica ediyorum. Çünkü bugün sahip olduğumuz fırsatlar dünyanın farklı yerlerinde pek çok kişi için geçerli olmayabilir. 
Bu yılda ünversitelerinden mezun olan öğrencilere de hayatlarında başarılar diliyorum. Yarın hepimiz bu ülkede yıllarca yaşamaktan ve üniversitelerimizden kazandıklarımızın sorumluluğu ve dürüstlüğü ile bu ülkeden ayrılacağız. Üniversitelerde ve bu ülkede geçirdiğimiz uzun yılların sonucunda elde ettiğimiz kazanımları verimli, etkin ve doğru bir şekilde kullanmayı temenni ediyorum. 
Yazar: Shahla Samim

Persian, English, Turkish

Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the shine within us.

Her birimizin içinde değerli bir mücevheri aramamız gereken güneş vardır.  Hem gerçek benliğimizi hem de içimizdeki güneşi bulm...