Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the shine within us.

Her birimizin içinde değerli bir mücevheri aramamız gereken güneş vardır. Hem gerçek benliğimizi hem de içimizdeki güneşi bulmalıyız.
Hayatımıza ışık ve parlaklık şeklinde gelen karanlıklara karşı uyanık olmalı ve aldanmamalıyız. 
Bazen kendimizi aydınlık ve karanlık arasında karıştırdığımız ve bunun sonucunda aydınlık ile karanlık arasında ayrım yapamadığımız durumlarda buluruz. Bu durumda, bilgi ve aydınlanma yolunu bile kaybedebiliriz.
Ama unutmayalım ki hayatımızın ışığı, parlaklığı ve gerçek nuru kendimizdir.
Biz kendimiz hayatımızda parlak bir ışıksak, o zaman kendimizden daha güvenilir bir ışık olmadığını unutmayalım.
Bizi ışığa veya karanlığa çeviren düşüncelerimiz, eylemlerimiz, kararlarımız ve seçimlerimizdir. Bazen hayatımızdaki bir kişi ya da kişiler kahraman olarak karşımıza çıkabilir.
Bazı insanların hayatımızdaki iyilik ve erdemlere dayanarak kahraman olabileceği doğrudur, ama unutmayalım ki herkes kahraman olamaz. Kahraman rolünü oynayanlar, gerçek kahraman olanlardan farklıdır. Hayatımızın kahramanı aile üyeleri veya çevremizdeki bir arkadaş veya kişi olabilir. Bu kahraman her kimse, gerçek bir kahramansa sizi de kahraman yapar , yani unutmayalım ki gerçek bir kahraman sizin için kahraman rolünü oynamaz, sizi kahraman yapar.
Gerçek bir kahraman hayatınızı karanlığa çevirmez, sizi hayatınız boyunca parlak ve parıldayan bir ışık yapar.
Gerçek bir kahraman sizi muhtaç yapmaz, ama kimseye ihtiyaç duymamanız için sizi güçlü bir insan yapar. Bazı gerçek kahraman size maneviyat, değerler ve ahlaka dayalı doğru yolu gösterir ve size dürüstlük, saflık, cesaret ve iyilik dersleri verir. Gerçek bir kahraman, sizi karanlıktan kurtarmak için onun gibi bir kahramanın ellerine ihtiyacınız olsun diye sizi karanlıkta boğmaz , bir dizi arzuya dayalı kişisel kazanç için size yaklaşmaz, zihninizin ve duygularınızın karanlık hapishanesinde kaybolmanız ve aklınızı ve mantığınızı unutmanız için sizi zihinsel ve duygusal olarak muhtaç ve bağımlı kılmak için asla beyin yıkamaz.

Aslında kahraman olmak, bir kahramana sahip olmaktan daha iyidir.
Öyleyse her birimiz hiç olmazsa kişisel yaşamlarımızda bir kahraman olmaya çalışalım.
Her birimiz kendi hayatımızın güneşi olabilir, iyiliği, adaleti ve eşitliği hayatımızın temel ilkeleri haline getirebiliriz.
Esaretten kurtulma, insanın büyüklüğünü kabul ederek, varoluşun enginliğini ve diğer bilişleri tanıyarak elde edilir.
Düne kadar oyuncak bebeklerimin esiri olan ben, bugün onlardan nefret ediyorum, çünkü zirveye ulaştım, büyüklüğümü buldum ve büyüklüğümü tanıdım.
Tanımak, ölçmek ve değerlendirmek için 
akıl gibi kuvvetler var, ama daha kesinlik için başka ölçülere başvurabilir, diğer insanların düşünce ve fikirlerinden faydalanabilir, değerlendirebilir, ölçebilir ve sonra seçebiliriz.
Danışmada algılara ve sözlere kapılmamalı, ölçütler edinmeli, başkalarının bilgi ve birikimlerinden yararlanmalı, onları tartmalı ve sonra seçim yapmalıyız.
Tavsiye almak, gözlerimizi kör etmek değil, başkalarının ışıklarını kendimize uygulayabilmektir.
Sosyal hayatın ilkelerinden hareketle bazen birbirimize ihtiyaç duyabiliriz.
Hayatımızda olumlu yere sahip olan, hayatımızı renklendiren ve bizi gülümseten insanlar, şüphesiz böyle insanları takdir etmeliyiz.
Bu insanlar hayatımızda parlak bir güneş rolünü de oynayabilirler.
Aile üyelerinden gerçek dostlarımıza, bilimin ışığı olan öğretmenlerden hayatımızda olumlu rol oynayan insanlara kadar hepsi parlak güneşlerdir, hayatımızdaki varlığı bizler için umut ve neşe kaynağıdır.
Let us not forget that the real shine and light of life is ourselves.
If we ourselves are a beacon of light in our lives, then let us not forget that there is no light more reliable than ourselves.
Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the sun within us.

“Ümitsizlik köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme, güneşler var.” – Mevlana “
𝐘𝐚𝐳𝐚𝐫: 𝐒𝐡𝐚𝐡𝐥𝐚 𝐒𝐚𝐦𝐢𝐦◉‿◉

Herkesin bir bereketi, nimeti, zenginliği, gücü, himmeti, düşüncesi, fikri, kalemi, adımı vardır. Kimde varsa o sorumludur, kimde daha fazla varsa, daha fazla sorumludur.Yani bugün bizim de fırsatımız, nimetimiz, yeteneğimiz, kalemimiz, yaşamamız var.Bu yüzden sahip olduğumuz her şeyden sorumluyuz.

Bir gülümsemeden daha güzel bir hediye var mıdır??
Afganistan’da uzun yıllar çoğu zaman, hüzünlü yüzlerle karşılaşan ben, bir günde bu kadar çok insanın gülen yüzünü görmek benim için çok hoş. Bugün, siz kardeşlerimin sevincine ve gülümsemelerine tanık olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. 
Bence Türkiye'de geçirdiğimiz her gün uluslararası öğrenciler için bilim ve kültür açısından büyük ve güzel bir fırsattır. Dünyanın kültür merkezi olan Türkiye, kültürel olarak öğrenciler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bir yandan farklı yabancı kültürlerle tanışmaya zemin sağlarken diğer yandan bu kültürlerin bütünleşmesine neden olur. Türkiye'nin kendisi gururlu bir tarihe ve zengin bir kültüre sahiptir. Türkiye kültürlerine aşinalık özel bir değer ve öneme sahiptir. Bugün her birimiz bu ülkede ülkelerimizin kültürlerinin birer simgesiyiz. Kültürel programlara katılarak ülkemizin kültürünü temsil ediyoruz. O halde ister kültürel olarak, ister bilimsel olarak, isterse başka bir şekilde ülkemize iyi bir örnek olmaya çalışalım. 
2019 yılında, Türkçe kursunun başlamasıyla birlikte yabancı uyruklu öğrenciler için birçok kültür ve eğlence programı düzenlendiler. Yabancı öğrencilerinin yüzlerinde en çok gülücükler yaratan Muhammed isimli Türk kardeşlerimizden biri, maalesef trafik kazasında şehit oldu. Güler yüzlü ve nazik bir insandı. 
Kardeşimiz Muhammed, Kocaeli şehirinde yabancı öğrencilere yönelik bilimsel, kültürel ve eğlence programlarının düzenlenmesinde aktif ve temel bir rol oynadı. Bizleri mutlu etme çabasını hiçbir zaman unutmayacağız, bugün yokluğunda bile başta anne ve babası olmak üzere tüm değerli ailesine teşekkürlerimizi sunuyoruz. 
13 Eylül 2019 benim için özel ve heyecanlı bir gündü. Bunun hangi gün olduğunu biliyor musunuz? 13 Eylül sabahımı Afganistan’da, geceyi Türkiye’de geçirmemi sağlayan gündür. 13 Eylül’de farklı bir dünyaya adım attım, benim için yalnızca bilimsel olarak değil, yaşam deneyimleri açısından da önemli olan bir dünyaya geldim. 13 Eylül hayatımda yeni bir sayfa açma, tanımadığım şehirlere ve insanlara bir yolculuğa başlama günüydü. 13 Eylül benim için sadece bir gün değil, daha farklı, daha güzel hedeflere ve hayallere doğru büyük bir adımdır. Türkiye'ye ilk geldiğimizde güler yüzlü bir hanımefendi bizi karşıladı ve birkaç kardeş de bize yardım etti. Kocaeli'deki ilk gecem sanki yıllardır burada yaşamışım gibiydi. O gece Kocaeli' şehirinde tanıştığım herkes bize çok kibar ve nazik davrandılar, bize eşlik edenlerden yurtta tanıştığım Beyza ve Kübra iki oda arkadaşıma kadar herkes çok nazikti. 
Neredeyse iki buçuk yıldır Kocaeli'de yaşıyorum ve şehrin iklimine ve insanlarına alıştım. Gerçek aileler olmasak da aramızda empati denen derin bir gönül ilişkisi var. Kocaeli halkı kültürü, misafirperverliği ve nezaketi olan insanlardır. Bu şehrin çarşısında mısır satan yaşlı bir adam var, belki bu adam çoğu yabancı öğrenci için tanıdık geliyor. Çünkü arkadaşlarımla birlikte ondan her mısır aldığımızda bize nazik ve saygılı davranmakla kalmadı, bu şehirde öğrenci ve misafir olduğumuz için her seferinde indirim yaptı, bu bazılarına küçük bir konu gibi gelebilir ama bizim için manevi olarak çok değerlidir. Bizi ruhsal ve duygusal olarak içinde yaşadığımız şehre bağımlı kılan, şehrin insanlarının bu güzel davranışlarıdır. 
Memleketime döndüğüm gün, anneme bu ülke ve bu insanları yakından anlatmak istiyorum, anneme sadece öğretmen olarak değil, bir öğretmenin ötesinde bir aile olarak nezaketi olan öğretmenlerden şehrin güzelliklerinden ve bu ülkede geçirdiğim her andan bahsetmek istiyorum. Annem, ailemden uzakta olduğumla ilgili endişesini her dile getirdiğinde ona” lütfen merak etme canım anneciğim ben yabancı bir yerde değilim” diye söylüyorum. Türkiye’ye gelmeden bir gün önce, bundan sonraki hayatımda nasıl insanlarla karşılaşacağım konusunda endişeliydim ama şimdi burada yaşamakla endişem gitti ve kendimi güvende hissetiyorum. Burada bana çok hoş, güzel ve sevimli gelen şeylerden biri de bu ülkenin gece manzarasıdır. Geceleri Türkiye'nin manzarası o kadar güzel ki bütün gece şehrin bu güzelliklerini izlemek istiyorum. Bir de bu ülkede gün batımının ayrı bir güzelliği var, benim için çok keyiflidir, günbatımında ufku izlemek beni farklı hissettirir. 
Türkiye'de duyduğum en güzel slogan biz bir aileyiz sloganıdır. "Biz bir aileyiz" sloganı insan birlik ve beraberliğinin simgesidir. 
"TÖMER'daki sınıf arkadaşlarım"
Bu yıllarda Türkiye'de yaşamaktan öğrendiğim derslerden biri de bütünden insanları bir araya getirmenin, hatta bir aile kurmanın ve tek çatı altında olmanın mümkün olduğudur. Dünyanın dört tarafından gelen öğrencileri tek bir araya getirerek, gönülleri yakınlaştırarak, büyük bir aile kurmak en insancıl eylemlerden biridir. Bu aileden öğrenebilecek en güzel dersler nazik olmak, iyilik yapmak ve yardımlaşmaktır. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin etkisini ve önemini bilmek ve empati gücünün farkına varmaktır. Uzun yıllardır ülkemdeki insanlar arasında böyle bir empati ve dayanışmanın özlemini çekiyorum.  
Bu süre içinde burada yaşamak vatanımı ve halkımı düşünmeden geçen bir günüm bile olmadı. Bütün bu rahatlık ve imkanlara rağmen ben burda olsam da, ruhum ve aklım vatanımda yaşıyor. Bugün göçmen olarak değil öğrenci olarak burada olsam da öğrendim ki her nerede yaşarsak yaşayalım, yurdumuzda huzur yoksa yaşamımızda, gönülümüzde, aklımızda da böyledir. Kendi ülkemde görmek istediklerimi burada, bu şehirde ve bu ülkede gördüm.Vatanımdaki kadınların ve kızların hayatlarında görmek istediğim özgürlüğü bu ülkedeki kadınların ve kızların hayatlarında gördüm. Vatanımın kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde görmek istediğim neşeyi ve gülümsemeyi bu toprakların kadınlarının, kızlarının ve çocuklarının yüzlerinde gördüm. Memleketimde görmek istediğim güvenliği, refahı, rahatlığı, ilerlemeyi bu şehirde ve bu topraklarda gördüm. Bu insanların bunlara sahip oldukları için çok mutluyum ve kıymetini bilmelerini diliyorum, çünkü tüm bu imkanlarla kendi vatanımızda yaşamak başka zevkleri ve güzellikleri vardır. 
Bir gün ülkemin kızlarını burada gördüğüm her kadın ve kız kadar özgür ve mutlu görmek istiyorum. Bir gün ülkemin tüm kızlarının, bu şehrin ve bu ülkenin kızları gibi özgürce ve hiçbir engel olmadan bilimi takip etmelerini diliyorum. Ülkemin kızlarının bu şehrin kızları gibi okula, üniversiteye, işe gitme ve bu kızlar gibi kıyafet seçme hakkına sahip olmalarını diliyorum. Vatanımın çocuklarının da bu ülkenin çocukları gibi sakin ve güzel bir atmosfere, daha iyi koşullara ve olanaklara sahip olmasını diliyorum. Ülkemin kızlarının sadece nefes almalarını değil, gerçekten yaşamalarını, kendilerini yetenekli, bilgili, bilinçli insanlar olarak bulmalarını ve hak ettikleri yaşama kavuşmalarını diliyorum. 
Keşke bir gün benim gibi öğrenciler de Afganistan'a gelip orada eğitim alsalar, Afgan halkı, kültürü ve anıları hakkında konuşup yazsalar. Keşke Afganistan'da YTB gibi bir kurumumuz olsa, çünkü Afganistan ayrıca diğer ülkelerde en çok göçmene sahip ve birçok Afgan Afganistan dışında yaşıyor ve desteğe ihtiyaç duyuyor. 
Bir gün Afganistan'ın Türkiye gibi olmasını ve güçlü bir İslam ülkesi olarak Afgan hükümetinin Türkiye'yi örnek almasını istiyorum. 
Son olarak siz değerli kardeşlerime küçük bir tavsiyem var. 
Herkesin bir bereketi, nimeti, zenginliği, gücü, himmeti, düşüncesi, fikri, kalemi, adımı vardır. Kimde varsa o sorumludur, kimde daha fazla varsa, daha fazla sorumludur.Yani bugün bizim de fırsatımız, nimetimiz, yeteneğimiz, kalemimiz, yaşamamız var.Bu yüzden sahip olduğumuz her şeyden sorumluyuz.

Burada olan her öğrenciye çalışmalarında başarılar diliyor ve bir küçük kız kardeş olarak bu ülkede sorumluluk ve dürüstlük duygusuyla yaşamanızı ve fırsatları etkin bir şekilde kullanmanızı rica ediyorum. Çünkü bugün sahip olduğumuz fırsatlar dünyanın farklı yerlerinde pek çok kişi için geçerli olmayabilir. 
Bu yılda ünversitelerinden mezun olan öğrencilere de hayatlarında başarılar diliyorum. Yarın hepimiz bu ülkede yıllarca yaşamaktan ve üniversitelerimizden kazandıklarımızın sorumluluğu ve dürüstlüğü ile bu ülkeden ayrılacağız. Üniversitelerde ve bu ülkede geçirdiğimiz uzun yılların sonucunda elde ettiğimiz kazanımları verimli, etkin ve doğru bir şekilde kullanmayı temenni ediyorum. 
Yazar: Shahla Samim

Gün batımı ve gün doğumu, ay ışığı ve gökyüzündeki yıldızlar babamın tek unutulmaz anılarıdır.Bunlar ve ezan sesi beni yurduma ve babama bağlar. Bu sadece babamın bir anısı değil, hayatımın en büyük derslerinden biri, Umut dersi, Adalet ve Eşitlik dersidir.

Çoçukken benim için en büyük umut babamdı, yanımda olduğu her anda kendimi güçlü hissediyordum, sanki her şeye sahipmişim gibi. Çocukken akşamları gün batımını izlemeyi seviyordum, gün batımı ve gökyüzünün rengindeki değişim, bana tuhaf bir his veriyordu, güneşin her akşam büyük bir dağın arkasına inmesi bana çok garip geliyordu, babama güneşin neden o büyük dağın arkasına gittiğini ve saklandığını sorduğum zaman bana ‘‘ Her gün batımından sonra bir gün doğumu vardır ve her kara geceden sonra parlak ve güneşli bir sabah vardır, güneş o dağın arkasından batmazsa, her karanlığın arkasında ışık olduğunu asla bilemeyeceğiz, zira bazen ışığa ulaşmak için karanlığı geçmen gerekir, böylece her akşam güneşin batması ve her sabah doğması doğanın kanunudur, simsıyah geceler geliyor ama sen karanlığı düşünme, karanlığın arkasında ışığı düşün ve gün batımını değil gün doğmunu düşün.’’ derdi.
"Afganistan"
Her gün batımından sonra bir gün doğumu olduğunu bildiğim için sabah erken uyanmak ve gün doğumunu izlemek istiyordum ama hep uyayakalıyordum. Gecenin karanlığından çok korkuyordum ve geceleri kendimi hep kötü ve korkmuş hissediyordum, bazen gece olmamasını ve sadace gündüz olmasını diliyordum, geceleri beni rahatlatan tek şey babamın sıcacık kucaklaması ve gökyüzü ışıklarını izlemekti, bazen uçmayı ve gökyüzündeki yıldızları toplamayı hayal ediyordum. Evimiz nehir kenarındaydı. Suların sesi, kuşların cıvıltısı, yeşillikler, çeşitli ağaçlar ve her türlü çiçek köyümüze ayrı bir güzellik katmıştı. Köyümüzün halkı arasında büyük bir sevgi vardı, iyi ve kötü günde tüm insanlar aile gibi bir aradaydı.
"Afganistan"
Evimize yapılan saldırıdan ve babamın şehadetinden sonra geceleri kardeşlerimin gözlerinde korku görüyordüm.
Geceleri karanlıktan korktuğumda, babam bana karanlığın derinliklerinde ışığı aramamı, her karanlık, parlak bir yarını getireceği umuduyla uyumamı ve karanlığı değil ışığı düşünmemi söyledi. O gecelerde de bir ışık umuyordum.

Gün batımı ve gün doğumu, ay ışığı ve gökyüzündeki yıldızlar babamın tek unutulmaz anılarıdır.
Bunlar ve ezan sesi beni yurduma ve babama bağlar.
Bu sadece babamın bir anısı değil, hayatımın en büyük derslerinden biri, Umut dersi, Adalet ve Eşitlik dersidir. 
Güneş doğduğunda, bu gün doğumundan herkesin payı eşittir. Bir ülkede daha çok, diğerinde daha az parlıyor gibi değil. Her gün gördüğümüz umut, eşitlik ve adaletin en büyük sembolü güneştir. 
“Ümitsizlik köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme, güneşler var.” – Mevlana “

Yazr: Shahla Samim

هر کدام ما آفتابی در زندگی خود هستیم که باید در عقب مشکلات و سختی ها گم نشوم، همیشه آفتاب درخشان در آسمان آبی زندگی خود باشیم.

همیشه تماشای افق را خیلی دوست دارم.
در مقابل خانه ای ما در جاغوری"افغانستان" یک کوه بزرگ قرار داشت که آفتاب در عقب آن کوه غروب میکرد. 
 برای من که یک کودک بودم خیلی تعجب آور بود که چرا همیشه آفتاب در عقب آن کوه بزرگ رفته و گم میشود. امروز دیگر میدانم که آفتاب هرگز گم نمیشود دوباره طلوع میکند، دوباره روشنی می‌بخشد و می‌درخشد. 
 هر کدام ما آفتابی در زندگی خود هستیم که باید در عقب مشکلات و سختی ها گم نشویم.
همیشه آفتاب درخشان در آسمان آبی زندگی خود باشیم.
زیبایی که در هنگام طلوع و غروب آفتاب در آسمان شکل می‌گیرد گوشه ای از کوچک نعمت ها و زیبایی های است که خداوند در اختیار بندگان خویش قرار داده است. 
 ما را خداوند در روی زمین بر مبنای هدف های فرستاده است، هیچ کدام ما بدون هدف خلق نشده ایم. 
طوری زندگی کنیم که از این زندگی و از این هدف معنی بسازیم و ارزش موجودیت خود در این جهان هستی را بدانیم.
اگر هنوز نفس میکشیم هنوز مسوولیت های بیشتر داریم که باید انجام دهیم.
امید دارم تا روزی وضعیت افغانستان خوب شده، بتوانم به تماشای غروب آفتاب در وطن خود باشم.
نویسنده: شهلا صمیم

It is enjoyable to watch the beauties of nature, but watching the natural beauties of the homeland is more enjoyable and gives us a different feeling and we feel more excited.

"Samangan_Afganistan"
In 2019, we had an official trip to attend a conference in Mazar-e-Sharif. We decided to have fun when we go from Kabul to Mazar-e-Sharif and enjoy the beauties of Afghanistan during the trip. We traveled for several hours from Kabul to Mazar-e-Sharif, but during these hours we stopped in different places and visited the cities that were on our way. 
The people of Afghanistan are brave and kind. Life in Afghanistan requires courage, those Afghans who are still in Afghanistan and living there are brave and courageous people.
Every country has a special natural beauty, Afghanistan has a special beauty with its hills covered with grasslands, greenery and flowers as well as its soaring mountains. 
It is enjoyable to watch the beauties of nature, but watching the natural beauties of the homeland is more enjoyable and gives us a different feeling and we feel more excited. 
In Afghanistan, traveling to other cities by land is not an easy task. In addition to excitement and a sense of joy, it also has a sense of fear and worry. 
When we travel from one city to another inside Afghanistan, we have to make a series of changes in our clothes and wear more hijab. Because we may encounter the (Ta--li--bA-n) during the trip, and we should be more careful in our hijab so as not to cause problems for us.
I have never made any changes in my clothes or hijab in any of my travels and I have traveled in the same normal clothes.I did it not because I was not afraid of them, but because my clothes are my choice. 
It is normal to be afraid of them. like many others, I was afraid to face them too. Despite this fear, I still wanted to face them and see what kind of creatures they are. 
Despite our fears and worries, we visited different parts of Afghanistan and made a valuable memory. 
I also tried to feel the feeling of true freedom in my homeland for even one day and not let fear hinder this feeling of my freedom and liberation. The Kabul-Mazar-e-Sharif route has many places of interest due to the location of other cities on this route. 
If Afghanistan had more security, I might have had the opportunity to travel to different cities in Afghanistan. Cities like Nuristan, Badakhshan, Nangarhar and many other cities in Afghanistan have both different beauties and different cultures than the cities where I lived. I wish that if one day I had the opportunity to live in Afghanistan again, Afghanistan would be safe and I would have the chance to travel to these cities.
This dream of Afghanistan's security has been with me for more than twenty years, but it is still just a dream. 
There is always only one question in my mind that the end of my life will come sooner or the end of the war in Afghanistan !? 
There is still no end to this war.
Writer: Shahla Samim

Annemin gülüşü...

Annemin gülüşü. 
Vatanımın kokusu.
Her akşam hayal gücümün bir kuşu vatanıma uçuyor. 
Yorgun ve üzgün bir kalple, soğuk ve ıslak havada.
Oda penceresinin kenarında oturup ay ışığı, gökyüzünü ve yıldızları seyrediyorum. 
Aklımda vatanımın bir resmi.
Kalbimde annemin anısı.
Gözlerimde hasret gözyaşları. Dudaklarımda vatanımın marşı.
Gözlerimi kapatıyorum ve hayal dünyamda gülen bir yüz görüyorum.
Annem güler.
Ne ulu güzellik 
Ne büyük aşk 
Annem; Bu dünyada gülüşün kadar güzel, başka güzellik görmedim.

Gul Ghundi ve Mezar-ı Şerif'teki Deshti-Shadian tepesinin yamaçlarında, yeşillikler ve laleler arasında bir kez daha gözlerimi kapatarak, özgür ve uçan bir kuş gibi kollarımı açmak, vatanın kokusunu hissetmek ve şehrin esintisinin yüzüme dokunmasını istiyorum.

Afgan kadını olarak doğumumuzdan günümüze kadar neredeyse tüm hayatımızı mücadele ederek geçirdik, zor durumlar ve sorunlarla, düşünce ve davranışlarla savaştık.

Çocukken daha az kısıtlanıyorduk ve daha fazla özgürlüğümüz vardı; ama yine de çocuklukta bile kız olduğumuzdan dolayı bir dizi kısıtlamamız vardı. Yaşlandıkça, kısıtlanmalarımız arttı ve tersine özgürlüklerimiz azaldı.

Erkek kardeşlerimizle eşit insan olarak doğduk; Ancak, sırf cinsiyet meselesi ve toplumun yanlış yasaları yüzünden, çocukluğumuzda bile özgürlüğümüzden mahrum bırakıldık.

Afganistan'da çoğu aile çocuklarına aynı şekilde davranmıyor, bizim ailemizde de öyleydi. Annem bana farklı davranıyordu, bana daha savunmasızmışım gibi davranıyordu ve beni korumak için kısıtlamalar vardı.

Ailelerin kızları ve oğulları arasında çizdiği duvarlar, iyi insan olma, dostluk, nezaket gibi değerlerin öğrenildiği bir yola dönüştürülmelidir. 

Yeteneklerin cinsiyetle ilgisi yoktur ve Afgan toplumunun yanlış yasaları nedeniyle, aileler kızlarını bu yanlış yasalara ve geleneklere kurban etmemelidir. 

Güvenlik açığı sadece kadınları ve kızları değil, aynı zamanda erkekleri de ilgilendiriyor. Bu yüzden kızları özgürlüklerini kısıtlamak yerine onlara kendilerini korumanın yollarını göstermeye çalışmamız gerekir. Kızlarımıza kurban olmak yerine kahraman olmayı, zayıf olmak yerine güçlü olmayı ve kendine inanmayı öğretmeliyiz. 

Dün özgür bir kuş gibi bana Jaghori'den Kabil'e ve Kabil'den diğer ülkelere uçma fırsatını veren, mücadelelerimizdi; Çünkü birçok Afgan kızının başka ülkelere tek başına gitme fırsatı bulması hâlâ imkansız. 

Pek çok aile, kadınların yeteneklerine ve gücüne olan güvensizliklerinin yanı sıra, topluma olan güvensizlikleri nedeniyle bir Ders Çalışma gezisi olsa bile kızlarının başka ülkelere gitmesine hala izin vermemektedir. Çünkü bu ailelerden bazıları, kızlarının istek ve arzularından çok insanların düşünce ve sözlerine önem verirler. 

Kaderimizi nasıl değiştireceğimiz bize bağlı. Amacım bilim ve eğitimin artmasıdır.

Afgan kadınları olarak mücadelemiz tek bir alanla sınırlı olmayıp özel ve sosyal hayatımızın tüm alanlarını kapsamaktadır. Mücadelelerimiz hiç bitmedi ve bugün bile yeniden başlamamız gerekiyor. Şu anda, yıllardır süren mücadelelerimizin sıfır noktasına ulaştığı bir durumdayız. Bu sıfır noktası tam olarak nedir? 

Birçok Afgan kadın için sıfır noktasına ulaşmak son noktadır. Birçok Afgan kadın için ise yeniden başlamak ve potansiyellerini kanıtlamak için güç kazanmak demektir. Bu sıfır noktası benim için çok can sıkıcı, ama daha da sinir bozucu olan şu ki, bu sıfır noktası Afganistan'da yaşama, okuma, çalışma hakkından mahrum kalmak anlamına geliyor. 

Ancak bu sıfır noktası aynı zamanda bir başlangıçtır. Sıfırdan başlamak, Afgan kadınlarının önüne çıkan engellere karşı yeni bir tavır almak demektir. Sıfırdan başlamak yeni bir savaş, karanlığa ve cehalete karşı yeni bir mücadele demektir.

Afganistan'da insan olarak doğup büyüdüm, çalıştım ve sorumluluklarımı yerine getirdim. Ama bugün sivil, sosyal ve kültürel bir aktivist olarak en temel haklarımdan yani anavatanımda yaşama hakkından, okuma ve çalışma hakkından mahrum oluyorum. 

Bu haklardan mahrum olan bir tek ben değilim, hatta böyle bir durumda Afganistan'da değil, Türkiye'de olduğum için birçok Afgan kızdan daha şanslı olabilirim; Çünkü Afganistan'da erkek, kadın ve çocuk dahil binlerce insan zor koşullarda yaşıyor ve birçok kız çocuğu okullarının kapıları kapalı olduğu için hüsrana uğramakta ve endişe duymaktadır. 

Afganistan'da olmamama rağmen, endişelerim ve acılarım Afganistan'daki kadın ve kızlarınkinden daha az değil. Afganistan'daki mevcut durum kadın erkek tüm biz Afganları etkiliyor. Hepimiz, yıllarca süren sıkı çalışmamızın yok edilmesinden, bizim ve gelecek nesillerimizin geleceğine, kaderine yönelik tehditten endişe duyuyoruz. 

Vatanda yaşamak, okumak ve çalışmak her insanın vazgeçilmez hakkıdır. Biz kadınlar, hepimizin yaratıcısı Allah'tır. Bugün nefes almaya bile hakkı olmayan bir yaratık muamelesi görüyoruz, en kötüsü bütün bunları İslam ve şeriat adına yapıyorlar.

Diyelim ki diğer yüzlerce Afgan kadın aktivist gibi ben de başka ülkede yaşama fırsatı buldum; hem hayatımı hem de geleceğimi kurtardım. Peki Afganistan'da kalan ve Afganistan'dan ayrılma şansı olmayan binlerce kadın, kız çocuğu ve çocuğa ne olacak? Hepimiz hayatımızı kurtarmayı düşünürsek, o zaman Afganistan'ı kurtarmayı ve Afganistan'daki durumu değiştirmeyi kim düşünecek?

Orada yaşamayı arzuluyorum ve orada çalışmayı hedefliyorum.

Gul Ghundi ve Mezar-ı Şerif'teki Deshti-Shadian tepesinin yamaçlarında, yeşillikler ve laleler arasında bir kez daha gözlerimi kapatarak, özgür ve uçan bir kuş gibi kollarımı açmak, vatanın kokusunu hissetmek ve şehrin esintisinin yüzüme dokunmasını istiyorum.

Yazar: Shahla Samim

زندگی

تعريف زندگي أشكال متفاوت دارد، اما من اين را ميپزيرم كه مكانيزم اساسي زندگي عبارت است از درد و رنج، عشق و عاطفه، شادمانی و مسووليت.
 بنابراین هرلحظه ي از زندگي ارزش بخصوص و معني منحصر به عصر و زمان خودش را دارد.

پس بايد معني زندگي را در عشق، در رنج، در شادمانی و در مسووليت جستجو كرد.
وقتي رنج معني يافت، معنی چون گذشت و فداكاري ديگر آزازدهنده نيست چونكه چرای زندگي آشكار خواهد شد.

چنانچه گفته اند: كسي كه چرای زندگي را يافته باشد باهرگونه اي خواهد ساخت.

ميدانيد كه اگر رنج را شجاعانه بپزيريم تا واپسين دم زندگي معني خواهد داشت!

پس ميتوان گفت كه:

زندگي امر مشروط نيست زيرا معني زندگي ميتواند معني بالقوه در درد و رنج را نيز دربر گيرد.

اگرزندگي سراسر رنج بردن باشد در آنصورت ناگريز معني براي زنده ماندن درنج بردن يافت.

چون رنج بخش غير قابل ريشه كن شدن زندگيست، گرچند که به شكل سرنوشت و یا مرگ باشد.

رنج هيچگاهي درزندگي حد‌ معين و مشخص نداشته و نخواهدداشت.
 اما مسيري زندگي!

انتخاب مسير زندگي وابستگي و متکی با درک، فهم و حكم دارد!

پس بايد رنج هاي زندگي را كه بخاطرفداكاري و گشودن راه روشن براي راه گم كردگان، ره گم کردگان که درمسير تاريك روزگار ره مي پيمايد را مسؤلانه بپزيريم و به اين مسوليت والا عشق بورزيم.

Persian, English, Turkish

Inside each of us is the sun that we must search for this precious gem within ourselves and find both our true selves and the shine within us.

Her birimizin içinde değerli bir mücevheri aramamız gereken güneş vardır.  Hem gerçek benliğimizi hem de içimizdeki güneşi bulm...